Yarasa Adam

Posts tagged “Cizgiroman

İnceleme: Batman #706

 
Robin: What’s with all the costumed females in Gotham these days?
Batman: Are those hormones I’m sensing, kid?
Robin: Please. I’m above such trivial matters.

Eye of The Beholder başlarken Tony Daniel’ın yazarlık becerilerinden şüphe ettiğimi yazmıştım. Macera ilerledikçe yer yer -iyi anlamda- şaşırtsa da, genel olarak endişelerimde haklı çıktığımı görüyorum. Batman #706 var olan yan hikayecikleri birbirine bağlamaya çalışırken odağını kaybediyor. Kemerlerinizi bağlayın! Yolumuz biraz engebeli olacak!
(daha…)


İnceleme: Batman #705

  Peacock: I can handle myself. Most poisons only daze me. Besides, I’m only seeing THREE of you now.
Batman: And that’s good?
Peacock: At first I saw TWELVE of you.

Sensei Peacock’tan ne istiyor? Luki’yi özel kılan ne? Tony Daniel, Eye of The Beholder arc’ın ikinci bölümünde, ucu Resurrecion of Ra’s Al Ghul’a dayanan soru işaretlerini çözerken oyuna yeni sırlar, yeni düşmanlar ve geri dönen tanıdık yüzleri dahil ediyor.

(daha…)


İnceleme: Amazing Spider-Man 652

  Carlie: I was thinking… Spidey and MJ would make a cute couple. We should set ’em up.Bu gerçeği Carlie’nin de fark edebilmiş olması ne güzel! Amazing Spider-Man 652 raflarda! Yazarımız Dan Slott, fakat bu kez çizer koltuğunda Stefano Caselli oturuyor. 4 aydır ayak seslerini duyduğumuz Alistair Smythe ve J.Jonah Jameson macerası sonunda tam anlamıyla başladı. Mutlu bir Peter Parker görmeye hazır mıyız?
(daha…)


İnceleme: Batman #704

  Batman(Dick): Catgirl? Yeah, I agree. She’s out of control. Selina promised me…
Batman(Bruce): Selina doesn’t run Gotham. YOU do. While I’m away.
Batman(Dick): I’ll take care of it. Scout’s honor.

Bruce Wayne geri döndükten sonra yokluğunda Batman kostümünü giyen Dick Grayson’a ne olacağı hep merak konusuydu. Benim de dahil olduğum çoğunluk, yazarların bir DC klasiği çekip Bruce’un görevi devralmasına beş kala Dick’i öldürmelerini bekledi. Birkaç yıl önce editör kararıyla ölümden son anda kurtulan Dick’in Nightwing günlerine dönmesi karakter için geri adım olurdu çünkü. Derken Batman Incorporated açıklandı. Bruce ayağının tozuyla ülke ülke dolaşıp davasına uygun adamları toplamaya çalışırken Gotham sahipsiz kalamazdı. Bu noktada Dick devreye girdi. Evet, artık 2 Batman var.
(daha…)


İnceleme: Buffy The Vampire Slayer #40

 

Faith: You’re the only slayer. You always were.
Buffy: Then I really did fail.

Buffy The Vampire Slayer hakkında göğsümü gere gere söyleyebileceğim çok şey var, ama bunlardan ilki ve en önemlisi Buffy,Willow ve Xander ile birlikte büyüme ayrıcalığını tatmış olmam. Daha televizyon dizisinden haberim bile yokken, 1998 yılında o zamanlar Milli Reasürans Pasajı‘nda bulunan Gerekli Şeyler‘de gördüğüm Buffy #1 çizgiromanı sayesinde tanıştım vampir avcısıyla. İlkokula gidiyordum, İngilizce’de gördüğüm son konu “possessive adjectives”di, konuşma balonlarının çoğunun anlamını çözemesem de alıp okumuş, çok da sevmiştim. Ortaokul yıllarımda Türkiye’de yayınlanmaya başladı Buffy, her cumartesi cnbce’ye kitlenme sebebim, internetten bölümlerini indirdiğim ilk dizi oldu. Final bölümü Chosen‘ı izlerken kendimden kocaman bir parçanın koparıldığını hissettim. Ama Buffy aşkımın bitmesine hiç izin vermedim. Lisedeyken hayatın en asi, denize sıfır yıllarında bir zorlukla karşılaştığımda “Buffy olsa ne yapardı?” diye düşündüm. Okulun beni yutmaya çalışan dev bir iblis olduğunu hayal ederek kendimce eğlendim, babamı kaybettiğimde tekrar tekrar Forever bölümünü izledim, dost dediklerimden kazık yediğimde Angelus ve Faith için kadeh kaldırdım, bana zarar vermek isteyenleri Big Bad ilan edip bir bir yendim. Üniversitenin ilk yılında Buffy’nin Season 8 adıyla çizgiroman formatında geri döneceği haberini okuduğum gün havalara uçtum. Şimdi 8.sezonun final sayısına bakıyorum, dün geceden beri en az 5 kez okumuşumdur. Zaman zaman abartılı bulduğum, eleştirdiğim sezonun, dizinin ruhunu yansıtan böylesine güçlü bir finalle kapandığını görmek beni hem mutlu etti, hem de Joss’ın serinin tonunu bulması, son sayıya denk geldiği için üzdü. Fakat hepsinden fazla gururlandırdı. Çünkü farkına varmadan biraz daha büyüdüm. Buffy ile…

(daha…)


İnceleme: Ultimate Thor #3

  Odin: What you see is Asgard as it is now, and there is no guarantee this is how it will always be. The potential of a thing remains forever undecided…by our ideals…by our actions…The future of this place is what we make it.”

Ragnarok geldi çattı, Asgard mahşer yeri, Loki’nin ihanetinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ultimate Comics: Thor #3, özgür iradeyle kaderin, yaradılışla değişimin, bir babayla oğlun savaşının öyküsünü anlatıyor.

(daha…)


İnceleme: Superman Earth One

 

UYARI: Bu makale Difuzyon’dan Sinan‘ın görmesini engelleyen özel bir teknolojiyle yazıldı. Üüüberman incelemesi yaptığımı fark ederse ortalığı dağıtabilir. Lütfen ses etmeyin. Şşşt!

Yazar: J.Michael Straczynksi
Çizer: Shane Davis
Sayfa Sayısı: 136

Çizgiroman piyasasının tartışmasız en büyük iki devi Dc Comics ve Marvel aralarındaki bitmek tükenmek bilmeyen rekabetle bilinir. “Bu kasaba ikimiz için çok küçük bebek!” ekseninde seyreden çekişme kimi zaman birbirlerine ait fikirleri alıp kendilerine mal etmeye kadar uzayabilir. Misal DC’te ölüleri toptan dirilten bir macera okuduktan 3 ay sonra aynı hikayenin ismi ve karakterleri değiştirilmiş halini Marvel’da görebilirsiniz. Bizim Yunanlılarla olan rakı geyiğini düşünün, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Earth One projesi de, 11 yıl önce Marvel’ın Spider-Man, X-Men ve Avengers gibi popüler karakterleri günümüz gençliğine hitap edecek şekle sokup modernize ettiği Ultimate kolunun DC’deki yansıması. Ultimate serilerinden farklı olarak fasikül yerine belirli aralıklarla hardcover ciltler şeklinde yayınlanacak olan Earth One şimdilik yalnızca Superman ve Batman’i kapsıyor. Projenin ilk kitabı Superman: Earth One o kadar büyük bir taleple karşılaştı ki, yazarı J. Michael Straczynksi, Earth One’ın devamına odaklanmak için aynı anda yazmakta olduğu Superman ve Wonder Woman dergilerini bırakmak zorunda kaldı. Sıkı durun, Superman: Earth One, aylık yayınlanan 22 sayfalık dergiler şeklinde ilerleyen çizgiroman formatının çehresini değiştirmiş olabilir. Peki bu ilgiyi hak ediyor mu? Beraber bakalım.

(daha…)


İnceleme: Ultimate Thor #2

  Loki: Change upsets things. Change calls everything into question. Change is chaos.

Jonathan Hickman ve Carlos Pacheco Thor’un geçmişini aydınlatmaya devam ediyor. Ragnarok, taşlar, Mjölnir ve Loki’nin Baron Zemo bağlantısı hakkında çok şey öğrendiğimiz Ultimate Comics: Thor #2 The Fountain‘ı akıllara getiren anlatım tarzıyla karaktere yabancı okurlara da, kırk yıllık Thor çılgınlarına da yeni bir şeyler sunuyor.
(daha…)


İnceleme: Ultimate Thor #1

 
Thor: I knew you would be there, Loki. You are always there.
Loki: You have too much faith in things that may not last.

Nors mitolojisinin şimşek tanrısı olduğunu iddia eden bir adam, onu anlamaya çalışan doktorlar, semboller, Nazi’ler, Buz Devleri, her koşulda birbirini koruyan iki kardeş… Ultimate Comics: Thor tüm bunları ve fazlasını 22 sayfalık 1.sayısına sığdırmayı başarmış mükemmel bir çizgiroman örneği.

(daha…)


İnceleme: Batman Inc. #2

Mr Unknown is dead. Long Live Batman Japan!
O koca ahtapotu ufacık apartman dairesine nasıl sığdırdınız? Grant Morrison alem adam. Muhtemelen başka yazarın kaleminden çıkmış olsa absürd, deli saçması, berbat görünebilecek durumları mümkün olabilecek en inandırıcı şekilde hikayelerine yedirmek gibi bir yeteneği var. Ya da süpergücü diyelim. Batman RIP boyunca ve sonrasında bir zamanlar “şaka” olarak bile değerlendirilemeyecek Bat-Mite‘ı, en ufak bir hatayla kolayca Sezercik’e dönüşebilecek Damian’ı, uğur böceğinden hallice Batmobile’i okuyucuya kabul ettirdi ya, söyleyecek söz bulamıyorum. Batman Inc. #2’de de kural değişmiyor. Japonya’da koşturan Batman ve Catwoman, hiç bir şekilde ölmeyen bir kötü adam, evin içindeki dev ahtapot hiç de absürd gelmiyor.
(daha…)

İnceleme: Batman Inc. #1

  Selina, how many lives do you have left to risk?

Grant Morrison 2006 yılında Batman’i yazmaya başladığından beri, Bruce Wayne’in hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Önce bir oğlu olduğunu öğrendi, sonra Black Glove örgütünün akıl oyunlarıyla dağıldı, diri diri gömüldü, Darkseid’la karşı karşıya geldi, herkes öldüğünü sanıyorken geçmişe yolculuk yaptı. Sonunda geri döndü. Ve artık “büyük resmi” görmüş biri olarak Batman projesini tüm dünyada gerçekleştirmeye hazır.

(daha…)


X-Men Family Tree


İnceleme: Amazing Spider-Man 651

 Black Cat: Yeni Tron filminin afişi gibi görünüyorsun!

BIG TIME’ın son sayısı raflarda! Hobgoblin, Spider-Man/Black Cat ortaklığı, Peter’ın yeni işi, Örümceğin yeni kostümü ve daha fazlası… Dan Slott ve Humberto Ramos, Peter’ın yerlerde sürünmekte olan hayatını alıp 4 sayı içerisinde umut dolu bir tabloya dönüştürüyor, hem de kimsenin hafızasını silmeye, büyüye, anlaşmaya gerek duymadan!
(daha…)


İnceleme: Amazing Spider-Man 650

 
RA-RA-AH AH AH
RO-MA-RO-MA-MA
GA-GA OOH LA-LA
WANT YOUR BAD ROMANCE!


Lady Gaga tarafından kurtarılmak? Dibe vurdun ağkafa!
Amazing Spider-Man 650 Horizon Labs’in çalışanı Bella’nın geçtiği özetle başlıyor, ve Bella, Hobgoblin’in sonik saldırılarına yenik düşmek üzere olan Örümcek Adam’ı mp3playerında çalan Lady Gaga ile kurtararak günün kahramanı oluyor!

(daha…)


İnceleme: Amazing Spider-Man 649

 Hobgoblin geri döndü!

Dan Slott ve Humberto Ramos’un 2. Big Time sayısı Amazing Spider-Man 649, 20 yıldır Green Goblin’lerin (ve türevlerinin) yarattığı kalabalığın arasında unutulmaya yüz tutmuş Roderick Kingsley, yani Hobgoblin‘i tekrar spot ışıklarının altına koyuyor.

Hobgoblin’in haftalar boyunca estirdiği terör birkaç sayfada Reader’s Digest formatında veriliyor. Artık Kingpin için çalışan Hobby, Oscorp’taki yuvasına geldiğinde Norman Osborn’un son icatlarını karıştırırken dolapta saklanan davetsiz misafiri fark ediyor: geçen sayıda Norah Winters’tan yüz bulamayan Phil Urich, Green Goblin olduğunu ispatlamak için araç gereç aşırmaya gelmiş. Aha, Phil balkabağını yedi derken, ezik adamımız deli deli kahkahalar atıp Kingsley’nin elindeki alevli kılıçla başını gövdesinden ayırıyor. Ups! Phil’i özel kılan ne biliyor musunuz? O, kendi sözleriyle, ölmemiş olan Goblin! Aynısını Kingsley için söylemek zor…
(daha…)


İnceleme: Amazing Spider-Man 648

“Avengers Assemble!”
Hey, bunu neden Örümcek Adam söylüyor?

Amazing Spider-Man’in Big Time alt başlıklı macerasının ilk sayısı duvar sürüngeninin Avengers‘ı yönetmesiyle açılıyor. Dr Octopus’un dev robot ahtopotlarının şehri istila etmesi üzerine Captain America, Thor, Iron Man, Spider Woman, Hawkeye, Wolverine ve Friendly Neighborhood Spider-Man olaya müdehale edip robotları durdurmak için zamana karşı yarışıyorlar. Sayı Humberto Ramos’un dinamik çizimleri ve Dan Slott’ın yazdığı zekice diyaloglarla çok hızlı bir başlangıç yapıyor. Peter’ın liderlik yeteneklerini görmemiz bir çok açıdan keyif verici. Ayrıca, Peter’ın problemi zekası sayesinde çözmesi, Brand New Day’den sonra afallatıcı etki yaratabilir. Okurken kendinizi cimdiklemeyin, bu bir rüya değil.
(daha…)


Spider-Man Big Time

Radyoaktif bir örümcek tarafından ısırıldı, güçlendi. Ben Amcasını kaybetti, güçlendi. Goblinler ve simbiyotlarla dövüştü, güçlendi. Şeytanla anlaşma yaptı, güçlendi. Evet, Peter Parker, nam-ı diğer Spider-Man öldürmeyen güçlendirir sözünü kanıtlarcasına, editörlerin ve yazarların kendisini yok etmek için gösterdiği tüm çabalara rağmen New York semalarındaki yolculuğuna devam ediyor. “BIG TIME” ağkafanın hayranları için yepyeni bir dönemin başlangıcı.
(daha…)


İnceleme: Haunt Vol. 1

Yazar: Robert Kirkman, Todd Mcfarlane
Çizer: Ryan Ottley
Sayfa Düzenlemesi: Greg Capullo
Sayfa sayısı: 160
İçerdiği sayılar: Haunt #1-5

Birbirleriyle geçirdikleri zaman kilisedeki günah çıkarma seanslarıyla sınırlı, yolları çoktan anlaşmazlıklar ve bir kadın yüzünden ayrılmış kirli bir rahip ve hükümet ajanı erkek kardeşi kaderin oyunuyla koparılmaz bir bağla iç içe geçip yeni bir yaşam formu oluşturursa ne olur? Todd Mcfarlane ve Robert Kirkman‘ın eseri Haunt, süperkahraman öyküsü görünümünde olsa da, gerçekte korku ögeleriyle süslü bir suç çizgiromanı.

(daha…)


İnceleme: Batman #700

Batman and Robin will never die!

Grant Morrison’ın Batman evrenini baştan aşağı değiştiren Batman R.I.P. macerası bu cümleyle açılmıştı.Doğrusu bu ya,ismi gereği ölümü çağrıştıran ve Batman’in sonunu hazırlayan bir macera için ironik bir başlangıç olduğunu düşünmüş,slogan olarak da biraz klişe bulmuştum.Oysa şimdi Batman #700’ü elimde tutarken Morrison’ın ne demek istediğini daha net anlıyorum.Tıpkı sayıda Damian’ın mantık çerçevesine oturtamadığı,anlam veremediği şeyler olduğunu söylemesi üzerine,Dick’in bir gün anlayacaksın demesi gibi. Bir gün. Batman olduğunda anlayacaksın.

Batman Sayı 700’ün yazarı Grant Morrison,çizerler Tony Daniel, David Finch, Frank Quitely ve Andy Kubert. Finch’i kenara ayırırsak,RIP sonrası dönemin en çok ses getiren çizerleri bu kilometre taşı sayı için iş bölümü yapmış denebilir. Batman #700, 3 bölümden oluşuyor. Dün,bugün ve yarın.

DÜN

Bruce Wayne’in Batman,Dick Grayson’ın Robin olarak karşımıza çıktığı kesit Gümüş Çağ çizgiromanlarına ve Adam West’in TV dizisine selam çakıyor.Batman ve Robin’i çılgın makinelere bağlı ve etrafları Joker,Penguin,Riddler,Catwoman,Scarecrow ve Mad Hatter
tarafından çevriliyken buluyoruz. İlk kez 1944 yılında,Batman’in 24.sayısında gördüğümüz Profesör Nichols karşımıza çıkıyor. Sayıdaki gizem doğrudan onunla ilgili. Okumayanlar için tamamını anlatmayacağım,ama işin içinde zaman yolculuğu var.

BUGÜN

Bu kez Dick Grayson Batman,Damian Wayne ise Robin olarak huzurlarımızda.Çizer Frank
Quitely’nin döktürdüğü bölüm için favorim diyebilirim. Başlarda birbirlerini yiyen Dick ve Damian arasında artık abi-kardeş ilişkisi var.İkilinin birlikte pizza yediği panel şahane.

YARIN

Düzenli Batman okuycusu olmayanların anlamakta zorluk çekebileceği bir bölüm. Batman #666’da Batman olduğunu gördüğümüz ve ruhunu şeytana sattığını öğrendiğimiz -Öhö öhö! Bu önemsiz bir detay tabi.Spider-Man mağdurlarına selamlar :)- Damian öncekilerden çok daha acımasız bir kara şovalye. Kural tanımıyor,mecbur kaldığında öldürmekten çekinmiyor.Damian’ın hikayenin asıl kötüsü Two Face Two ile karşılaşması ve Terry McGinnes olduğu iması yapılan bebek Joker’i kurtardığı sayfalar Andy Kubert’ın Batman’i çizmek için doğduğunu kanıtlar cinsten.
Gelecek kesitindeki diğer yarasa adamlar; Batman Beyond yani Terry McGinnes,DC One
Million Batman,nereden olduğunu bilmediğim,dev kanatları olan bir Batman ve Batman Year 3000.

ARTILAR

+Tony Daniel’ın 60’lar tarzındaki Batman tefsiri.
+Frank Quitely’nin aksiyon sekansları.
+Dick’in Nightwing araç gereçlerini kullanması.
+Two Face Two.
+66 Tv serisinden Chief O’Hara’nın sürpriz ziyareti
+Batman Return of The Joker filminde yer alan Joker tayfası.
+Batcave sırları.

EKSİLER

+Tomorrow’da gözler Paul Pope’un Year 100 Batman’ini aradı.
+Henüz tam iyileşmeyen Frank Quitely’nin Today bölümünü bitirememesi.
+Scott Kolins.

Genel olarak bakarsak,700.sayıda anlatılacak kadar özel olmasa da, kara şovalyenin tarihine (ve geleceğine) yaptığı sayısız göndermelerle tekrar tekrar okunası bir hikaye olmuş “Time And The Batman”. Sayının çok iyi anlattığı bir şey varsa,o da maskenin ardındaki kim olursa olsun Batman efsanesinin asla bitmeyeceği.

Nasıl başlamıştık? “Batman and Robin will never die!”


Batman Tarihçesi

1937 – Detective Comics’in 1.sayısı piyasaya sürüldü.
1939 – Detective Comics Sayı 27: İlk Batman macerası “The Case of The Chemical Syndicate” yayınlandı.
Detective Comics Sayı 33: Batman’in 2 sayfalık orjin hikayesi yayınlandı.
1940 – Batman Sayı 1: Kara şovalyenin azılı düşmanı Joker ve büyük aşkı Catwoman (The Cat adıyla) okuyucuyla tanıştı.
Detective Comics Sayı 38: Batman’in yardımcısı Dick Grayson/Robin Batman evrenindeki yerini aldı.
Detective Comics Sayı 40: Batman ilk kez Basil Karlo/Clayface ile karşılaştı
(Aynı takma adı Detective Comics 298’de Matt Hagen ve Detective Comics 478’de Preston Payne kullanacaktı)
1941 – Detective Comics Sayı 48: Batmobile ilk kez Gotham yollarında!
World’s finest Sayı 3: Jonathan Crane/Scarecrow okuyucuyla tanıştı.
Detective Comics Sayı 58: Oswald Cobblepot/Penguin çizgiroman sayfalarında ilk kez göründü.
1942 – Detective Comics Sayı 60: Bat Signal gökyüzünde parlamaya başladı.
Detective Comics Sayı 66: Two Face olarak tanıdığımız Harvey Kent (daha sonra Dent olarak değiştirilecekti) okuyucunun karşısına çıktı.
1943 – Batman Sayı 16: Alfred çizgiroman sayfalarında ilk kez göründü.
Lewis Wilson’ın Batman,Douglas Croft’un Robin rollerini üstlendiği “The Batman” serial yayında!
Bat mağara ortaya çıktı.
1945 – Batman & Robin radyo şovu başladı.
1948 – Batman Sayı 49: Mad Hatter ve Vicki Vale okuyucuların karşısına çıktı.
Detective Comics Sayı 140: Batman ve The Riddler ilk kez karşı karşıya geldi.
1950 – Batman 61: Kara şovalye Batplane’i tasarladı.
1952 – Superman Sayı 52 – Superman ve Batman tanıştı.
1955 – Batman Sayı 92 – Ace The Bat Hound gelişmekte olan Batman ailesine katıldı.
1956 – Detective Comics Sayı 233: Kathy Kane/Batwoman ortaya çıktı.
1958 – Detective Comics Sayı 267: Veee…Bat-Mite sahnede!
1959 – Batman Sayı 121: Mr Zero (Mr Freeze) okuyucuyla tanıştı.
1960 – Brave And the Bold Sayı 28: Batman Justice League’e katıldı.
1966 – Adam West ve Burt Ward’ın Batman ve Robin’i canlandırdığı Batman Tv serisi yayın hayatına başladı.
Batman Sayı 181: Poison Ivy okuyucuyla tanıştı.
Batman The Movie! Tv dizisinin kadrosuyla bir sinema filmi çekildi.
1967 – Detective Comics Sayı 359: Barbara Gordon/Batgirl Batman evrenine dahil oldu.
1970 – Detective Comics Sayı 400: Man-Bat ortaya çıktı.
1971 – Detective Comics Sayı 411: Talia Al Ghul okuyucuyla tanıştı.
Batman Sayı 232: Ra’s Al Ghul Batman’le ilk defa karşı karşıya geldi.
1973 – Superfriends çizgifilmi yayında!
1975 – Yeni bir Batman çizgiromanı,The Batman Family piyasaya sürüldü.
1983 – Batman Sayı 366: Jason Todd Robin oldu.
1984 – Tales of The Teen Titans Sayı 44: Dick Grayson Nightwing adını aldı.
1986 – Frank Miller’ın efsanevi çizgiromanı The Dark Knight Returns piyasaya çıktı.
1987 – Batman: Year One hikayesiyle kara şovalye modern bir orjine kavuştu.
1988 – Alan Moore ve Bryan Bollard birlikte çok konuşulan bir Batman hikayesine imza attı: Killing Joke.
1989 – Tim Burton’ın yönettiği,Michael Keaton’ın Batman ve Jack Nicholson’ın Joker rollerini üstlendiği Batman filmi gösterime girdi.Batmania tüm dünyayı sardı.
Batman Legends Of The Dark Knight çizgiromanı raflardaki yerini aldı.
1990 – Batman Sayı 457: Tim Drake 3.Robin oldu.
1992 – Tim Burton’ın yönetmen,Michael Keaton’ın kara şovalye olarak geri döndüğü,Danny Devito’nun Penguin,Michelle Pfeiffer’ın Catwoman karakterlerini canlandırdığı Batman Returns filmi gösterime girdi.
Batman the Animated Series çizgifilmi gösterilmeye başlandı.
1994 – Mad Love one shot piyasada.
1995 – Joel Schumacher’in yönettiği Batman Forever filmi gösterime girdi.
1997 – Tüm zamanların en kötü çizgiroman uyarlamalarından biri sayılan Batman & Robin gösterime girdi.
1999 – Batman: Harley Quinn. Batman The Animated Series’de tanıştığımız Harley Quinn DC
evrenine katıldı.
2002 – The Dark Knight Returns’ün devamı niteliğindeki The Dark Knight Strikes Again piyasaya çıktı.
Jeph Loeb ve Jim Lee Batman Hush macerası için güçlerini birleştirdi.
2004 – Yeni bir çizgi dizi The Batman 5 sezon sürecek yayın hayatına başladı.
2005 – Christopher Nolan imzalı Batman Begins filmi gösterime girdi.Yarasa Adam rolü bu
kez Christian Bale’e emanet edidi.
2008 – Batman Begins’in devam filmi The Dark Knight gösterime girdi kırdı.Christian Bale’in Batman,Heath Ledger’ın Joker,Aaron Eckhart’ın Two Face rolleriyle izleyicinin karşısına çıktığı film gişe rekorları kırdı.
2009 – Final Crisis Sayı 7: Batman öldü (!)
2010 – The Return of Bruce Wayne mini serisiyle,zamanın içinde kaybolduğu öğrenilen Bruce’un geri dönüşü için geri sayım başladı.

Batman’in Doğuşu

Bir cuma gecesi 22 yaşındaki hevesli karikatürist Bob Kane,Action Comics Editörlerinden Vince Sullivan’a,Siegel ve Shuster’ın Superman dergisinden ne kadar para kazandıklarını sorar. Aldığı cevap (haftalık 800 dolar) Büyük Buhran sonrası tutunmaya çalışan bir Amerikan genci için heyecan verici olmalı ki, Kane hiç tereddüt etmeden Sullivan’a haftasonu bitmeden Superman’in başarısını tekrarlayacak yeni bir süperkahraman yaratma sözü verir. Hayatımızın yönünü değiştirecek anları, onları yaşarken bilemeyiz. Günümüzde 70 yıllık bir efsanenin babası olarak anılsa da, o zamanlar sadece büyük laflar eden bir genç olan Kane de ağzından dökülen birkaç kelimeyle çizgiroman tarihinin en önemli icraatlarından birinin temelini attığının farkında değildi elbet…

Arkham Akıl Hastanesinin raporlarına göre, Robert Kahn 1916 Denver doğumlu. Çizgiromanla tanışması küçükken babasının çalıştığı gazeteden oğluna boyaması için getirdiği karikatürlerle olmuş. Will Eisner ile aynı okula gitmiş. Lisedeyken yerel gazetelerde ilan tasarlayan Kane çizgiroman işine girmeye karar verdiğinde, kendisinin doktor olmasını isteyen ailesinin tepkisiyle karşılaşmış. Ancak onlar da zamanla oğullarındaki kararlılığı görünce destekleme yoluna gitmiş. Öyle ki, babasının Robert’a çizim tahtası almak için altın saatini sattığı biliniyor. Belgelerin bir çoğu Gotham’daki 7.6’lık depremde hasar gördüğünden çocukluğu hakkında bu kadarını biliyoruz. Ama geçmişine bakınca, Bob Kane’in neden Siegel ve Shuster kadar iyi olmak istediği anlaşılıyor. İdeali için birçok şeyi göze almış bir adamın başarısız olma lüksü yok.

Çizgiroman dünyasına girdiğinde, daha akılda kalıcı olması için “Bob Kane” adını alan adamımızın, birçok yönden yetersiz olduğunu fark etmesi uzun sürmez. Öyle ya, işi gücü bakarak resim yapmak olan ve kendine has bir tarzı, tekniği olmayan bir çizer bu, elden ne gelir? Neyse ki, biraz çalışkanlığı biraz da şansı sayesinde yeni yeni gelişmekte olan sektöre adım atar Kane. Max Fleischer Stüdyosunda Betty Boop çizgifilminde çalışır, mizah dergilerinde çizim ve çini işleri yapar. Pratiğini geliştirmek ve çevre edinmek için yapılması gereken herşeyi yapar kısaca. Ama şansının dönmesi, kırık pencereden Wayne Malikanesine giren o çok özel yarasa gibi, bir partide Bill Finger’la tanışmasıyla olur. Partiden sonra Edgar Allan Poe Parkı‘nda buluşan ikili birlikte çalışmaya karar verirler. Peki Bob Kane gerçekten Bill Finger’la çalışmak istemekte midir?

Hemen bir flashforward çekip, Kane’in Sullivan’a malum sözü verdiği günün ertesine gidelim. O haftasonunun Bob Kane’in ömr-ü hayatında yaşadığı en zor, en kasvetli, en boğucu haftasonu olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Ortalığı kasıp kavuran “çelikadam” Superman’in tahtını sallayacak yeni bir karakter nasıl olur? Bob Kane Batman’i yaratırken ne düşündüğü sorulduğunda “Hikaye umrumda değildi.Sadece farklı bir karakter yaratmak istedim” diyor. Farklı? Bob Kane’in Flash Gordon çizgiromanlarında görünen bir uzaylı ırktan esinlenerek yarattığı ve “Bird-Man” adını verdiği tasarımına bir göz atalım; dev siyah kanatlar, kırmızı tayt, sarı saçlar, siyah domino maskesi…(İsminin bile “epic fail” kıyılarında yüzdüğünü söylememe gerek yok, değil mi?)

Skecini tamamlayan Bob Kane akıllıca bir hareket yaparak onu Bill Finger’a gösterir. Finger geceyi çağrıştırdığı için adı Bat-Man olarak değiştirilen karakter için bir çok öneride bulunur. Bat-Man’in kanatları pelerine, domino maskesi bir yarasanın kafasını andıran siyah bir başlığa, kırmızı kostüm griye dönüşür. Çok da iyi olur. Sonunda Leonardo DaVinci’nin glider dizaynından tutun da, Shadow, The Spider, Phantom Detective gibi pulp karakterlerine, The Bat Whispers ve Zorro gibi filmlere kadar sayısız kaynaktan beslenen ilgi çekici bir karakter yaratmayı başarır ikili. Karakterlerinin sivil kimliği olarak da Robert The Bruce ve Mad Anthony Wayne‘i birleştirip Bruce Wayne’i dünyaya getirirler.Bat-Man görücüye çıkmaya hazırdır artık!

Bob Kane Bat-Man konseptini Detective Comics’e satar satmaz, 8 sayfalık bir macera için sipariş alır. Kane’in sözleşme imzalarken atladığı (!) kısım, Bill Finger’ın karakterin üzerindeki katkısıdır. Batman’in telif haklarını tek başına satın alan Kane’e göre Finger kendisi için çalışmaktadır ve onunla yeni bir Siegel & Shuster olmak istememektedir. O Batman’in biricik babası olacaktır! Joker’in yaratıcısı Jerry Robinson ve aynı dönemde Kane ve Finger’la aynı ortamda bulunmuş bir çok profesyonele bakılırsa, Batman konusunda Bob Kane’in aşırı korumacı bir tutuma sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bill Finger ilk Batman macerası olan “The Case of The Chemical Syndicate”i yazar.Artık süresinin kısıtlı olmasından mıdır, yoksa Bob’a gol atmak istediğinden midir bilinmez, hikayeyi bir Shadow macerası olan “Partners In Peril”den apartır. Böylece Batman,Detective Comics’in 27.sayısında okuyucuyla tanışmış olur.

Batman’in popülerliği Detective Comics’teki serisine paralel kendi adını taşıyan yeni bir çizgiromanın yayın hayatına başlamasıyla artar. Jerry Robinson ve Dick Sprang’in de yardımlarıyla yarasa adamın evrenindeki en önemli elementler yavaş yavaş oturur: Robin,Joker,Catwoman,Gotham Şehri…Ve dev bir popüler kültür ikonu karanlığın içinden yükselir…Merak ediyorum da, kırmızı taytlı koca kuşumuz Bird-Man karakteri değiştirilmeden kalsaydı ben şu an bu satırları yazıyor olur muydum? Hmm…Pek sanmıyorum.